Derler ki,
bir zamanlar yeryüzündeki insanlar, göklerden gelen vahiyleri doğrudan duyabiliyormuş.
Tanrıların elçileri, o zamanlar cahil insanların arasında yürürdü. Ebedi buz daha yeni çözülmeye başlamış ve ilk alevler daha yeni ortaya çıkmıştı.
Refahın bol olduğu, her şeyin bu ilahi vahiylere göre yapıldığı bir zamandan bahsedilir.
Göklerin elçileri, dünyanın yakında yeni ve daha parlak bir çağa gireceğini söyledi.
Bu kaderde yazılıydı, gelecek değiştirilemezdi.
Ama bu harika zamanların sona ereceği bir gün gelecek miydi?
Bu soruya elçiler yanıt vermedi. Böylece insanlar aralarından bir başrahip seçip,
başını beyaz dallardan oluşan bir taçla süsledi ve onu dünyanın derinliklerine gönderdi.
Sorularının yanıtlarını bulmak ve bu gizemi çözmek için çok eski harabelere gitti. Uzun zamandır gömülü kalmış sunakları gezdi...